Dünyanın en büyük ekonomilerine baktığımızda Almanya’nın özellikle sanayide ki yerini küçümseyemeyiz. İlk yüz marka sıralamasında en az on ’un üzerinde en değerli büyük markalar arasında dünya pazarında yerini almıştır.
Bu başarıya sizce hangi unsurlar katkı sağlamıştır?
Ulusal ve uluslararası pazarlarda güçlü olmanın yolları sadece üretmek ile sınırlı değildir.
Şirketlerin içinde bulunduğu pazarlarda güçlü ve devamlı olabilmeleri için birtakım esasları göz önüne almaları ayni zamanda da bu konuda destek görmeleri kaçınılmazdır.
Ülkelerin ticari anlamda güçlü ve başarılı olmaları için o ülkede üretilen ürünlerin uluslararası arenada yeni pazarlar araştırmak ve o pazarlara hangi köprüleri inşa ederek ulaşabiliriz konusunda doğru stratejiler belirlemesi şarttır.
Bugün itibariyle küreselleşmeye, ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik ve ekolojik açılardan baktığımızda küresel bütünleşme, entegrasyon ve dayanışmanın artması anlamı olarak tanımlanmaktadır.
Bir başka açıdan ise farklı ülkeler arasında ki ekonomik ilişkilerin, her bir ulusal ekonominin diğerlerine bağlı olduğu bir Dünya ekonomisi yaratma noktasına dek genişlemesidir.
Hiçbir ülke kendine yeterli değildir! Hepsinin bu anlamda birbirlerini diğer ülkelerle değişime sokma ihtiyacı vardır.
Ticaretin serbestleşmesi ürünlerin doğru adreslerle buluşması sadece ekonomiye dinamizm katmayacak aynı zamanda günümüz teknolojisine de yenilikler getirecektir.
Uluslararası pazarlara giriş yollarından bir tanesi ise yazının başlığında ifade ettiğim gibi dünyanın birçok ülkesinde var olabilmektir. Almanya bu konuda güzel bir örnektir. Türkiye ise bu oluşumu daha kolay ve rahat bir şekilde gerçekleştirebilmelidir.
Neden mi?
Özellikle Türkiye’nin bu konuda, dünyanın birçok ülkesine göç vermiş ve bulundukları ülkelerde kendilerini hem eğitim hem de ticari anlamda yetiştirmiş vatandaşlara sahip olması son derece önemli ve şanslı olduğunu göstermektedir.
Her iki ülkeye hakim olup doğru ilişkiler ve köprüler kurmak ise bizim için sadece bir basari değil ayni zamanda sorumluluk bilinci olmalıdır.
2014 yılı başlarında özellikle Türkiye Avrupa arasında esmeye başlayan soğuk rüzgarların daha yeni yeni ılımlı hale geldiğini hepimiz biliyoruz.
Siyasi ilişkilerin ekonomiyi etkilemesinden duyduğum endişe o yıllarda beni Hollanda da bir ticaret merkezi açma düşüncesine yöneltti.
2017 yılında ise iki ülke arasında iyice gerginleşmekte olan ilişkiler esnasında Hollanda’nın en yüksek tirajlı gazetelerinden birine vermiş olduğum geniş bir röportajda ise yaşanan ne olursa olsun Türkiye Hollanda ticari ilişkilerinin 400 yıla dayandığını ve benim bu ilişkileri daha nasıl güçlü bir hale getirebilirim konusunda yapmak istediğim şeyin, Almanya, Belçika, ve Hollanda üçgeninde bir ticaret merkezi kurma hayalimin, çabalarımın ve bu konuyla ilgili de birçok kez Ankara temaslarım olduğunu belirttiğime birçok kişi şahittir.
2018 yılı Türkiye temaslarımda bu düşüncenin ekonomiye büyük katkı sağlayabileceğini lâkin önemli makamlardan aldığım bilgiler doğrultusunda devletin ticaret merkezi kurma görevini Türkiye İhracatçılar Meclisi olan TIM’e verdiklerini söylediler.
2019 sonunda pandemi ile birlikte tüm Dünya altüst oldu.
2022 başında ise bu hayalimi nasıl kimseye bağlı olmadan başarılı bir şekilde gerçekleştirebiliriz? Bu model nedir? Diğer ülkeler bu konuyu nasıl formüle ediyor diyerek yola çıktığım ve birlikte yol almayı düşündüğüm bir arkadaş ile istişare ettik. Konuyu araştırmaya koyulduk. Tüm bu emekleri verirken hayat sadece bana doğru ticari formülün ne olduğunu değil, yola çakmaktan daha önemli olan şey, yani çıktığın yolda sabırla yürümenin yola çıkmaktan çok daha önemli olduğunu da öğretti. İnancım tevekküllüm ve sabrım bana her daim çok şey kazandırdı.
İnandığınız doğruların arkasında hiç pes etmeden durmayı öğrendiğinizde başarmışsınızdır. Çünkü her şey inançta biter!
Kendinize inanmaktan hiç vazgeçmeyin!
Velhasıl baktığımızda Almanya ve birçok ülkenin diğer ülkelerde kurmuş oldukları ticaret odaları ve çalışma biçimlerini inceledik. Birçok üst düzey bilirkişiden konuyla ilgili tavsiyeler aldık.
Bunu devlet kanalı üzerinden yapan olduğu gibi mevzuatla uğraşmadan serbest bir şekilde pazarda ihtiyaç olduğunu düşünen firmaların ve şahısların yaptığına da şahit olduk.
Örneğin; Almanya /Hollanda ticaret odası (Handelskamer) Alman Hükûmeti tarafından kuruldu ve devam ettiriliyor, Arap Emirlikleri ve Çin gibi ülkeler ise şahıslar tarafından kurulmuş olarak hizmet vermekte.
2014 yılında başlayan ticaret merkezi düşüncesi 2022 yılında Hollanda Türk Ticaret Odası ( NTH Handelskamer) olarak şekillendi.
140’a ulaşmamız için daha yol uzun.
En azından start vermiş olduk. Her ülkede yer alması umuduyla.
Amacımız sadece ticareti desteklemek değil, girişimcilerimizin de sorunlarına ortak çözümler de getirmek olacak.
Saygılarımla,
Saadet KORAL
©Sonhaber.eu
WhatsAppta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın
Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.