Başarıya giden yollardan biride insanlara güzel bir hizmet sunmaktır. Bunun için ortaya bir değer koymanız ve insanlar için bir değer yaratmanız gerekmektedir.
Başarılı olmanın en önemli formüllerinden birini Hz. Mevlâna şu şekilde dile getirmiştir, İnsanın kanadı gayrettir. Hayatta başarılı olmak için üç şey lazımdır;
“Çalışmak, intizam ve dikkat!”
Tüm bunların temelinde ise hayallerinizi hedefe dönüştürebilmek yolculuğunda harekete geçmeniz büyük önem taşımaktadır.
Çalışmayı seven başarılı insanlar kendileri için önemli olan ve kendilerine değer katan işlerle meşgul olurlar. Bu tür insanların içinde düşmanlık, kızgınlık veya küskünlük duygusu bulunmaz. İşleriyle ilgili tam bir heyecan ve istek duyarlar. Onların kontrol merkezleri kendi içlerindedir ve onlar kendilerinin belirledikleri hedeflere ve amaçlara doğru yürüyebilen bir potansiyele sahiptir.
“Başarı ise odaklanılan hedefe ulaşmaktır.”
Değerli okurlarım bir önceki yazılarımda ticareti konu aldım. Ticaret kadar önemli olan bir diğer mesele ise ticarette ki başarı ve bu başarıya giden yoldur.
Ben bu yolda kendini kanıtlamış başarılı iş insanları röportaj serime toplum için güzel bir örnek teşkil etmek adına devam ediyorum.
Hollandalı Türklerden iş insani Murat Ateşalp bey ile yapmış olduğum bu söyleşiyi büyük bir keyifle kaleme aldım. İnanıyorum ki bu yazı birçok girişimci gencimize örnek olacak ve ışık tutacaktır.
Gelin bu başarı hikayesine hep birlikte şahit olalım..
Murat Bey, bir çocuk için kişiliğin en büyük mimari anne ve babadır. Çocukluğunuzda ve şimdiki yaşamınızda bu rol modellerin üzerinizde nasıl bir etkisi oldu. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Murat Ateşalp kimdir?
Ben Hollanda’ya gelen ilk jenerasyondan isçi bir ailenin beşinci çocuğuyum. Babam Hollanda devlet demir yollarında isçi olarak tam yirmi altı yıl çalıştı ve oradan emekli oldu. Annem ise isçi olarak girdiği bir işyerinden kısa zaman sonra ayrılarak 1976 yılında Hollanda’nın ilk işçi bulma kurumunu açtı. Hollanda’da o dönemlerde özellikle ilk gelen jenerasyondan alışılmış ve beklenen bir şey değildi. Annemin bu girişimi yani işçi olarak geldiği bir ülkede kısa zaman içerisinde ilk ve örnek bir Türk girişimci kadın olması bana her zaman büyük bir gurur vermiştir.
Babamın çalışkan ve mütevaziliği, annemin iş hayatındaki başarısı ticaret hayatımda bana hep ilham oldu. Özellikle annem, sadece ilham olmakla kalmadı benim için aynı zamanda bir rol model olmuştur. Benim ticaret hayatımın merkezi, ticari ahlak, çok çalışmak, alın teri ve helal kazanç kavramı yanısıra annemin yanında çalıştırdığı insanlara karşı bir işverenden daha öte, onları koruma, kollama ve sahip çıkma noktasında annemden gördüğüm ve öğrendiklerimle şekillenmiştir.
Himayesinde yüzlerce işçi çalıştırdı ve binlerce insana ekmek kapısı açtı..
“Geliştirici bir insan, başkalarının potansiyelini değerlendirir ve onları başarı kazanacakları bir konuma getirir. İnsanlara bu şekilde dokunmayı başardığınızda onlarında başkalarının hayatına etki edebilme yönlerini sadece geliştirmekte kalmaz bunu sürdürebilir bir duruma getirirsiniz ve milyonlarca insana el uzatmış, iyilik yapmış, onları hayata kazandırmış olursunuz.”
İşte bana sorduğunuz soruya en güzel cevap belki de annemin müthiş bir rol model olması ve sadece benim değil binlerce insanın hayatına bu düşünce ve özveri ile dokunması oldu. İnsana dokunma becerisi olan kişiler yârin bizim aramızda olmasalar bile onların isimlerini o dokundukları insanlar hep yaşatır. Yani onlar hep vardır, var olacaktır. Tıpkı annem gibi.. Çünkü o bu hassasiyetle sadece kendi çocuklarının değil binlerce insanın Memduha Annesi olmuştur!
Annem hala benim danıştığım , ögrenmekte olduğum bir öğretmendir. Özellikle kriz yönetmede müthiş bir pratik zekaya sahiptir ve hala bugün bile ciddi bir sorunla karşı karşıya gelsem onun o engin birikim ve tecrübelerinden büyük bir öğreti ile faydalanırım.
Ben çocukluğumdan beri hareketli yerinde duramayan ve çok meraklı bir çocuk oldum. İlkokul sonrası tekniğe çok yatkın olduğum için meslek lisesine gitmek istedim. Çok küçük yaşımdan beri belki her erkek çocuğu gibi arabalara olan merakım gittikçe çoğaldı ve çok küçük yaşta araba ve motor tamir etmeye başladım. Yaşım küçük olduğu ve ayni zamanda okula da gittiğim için çalışmaya önce hobi olarak evimizin bahçesinde araba ve motor tamir ederek başladım.
Düşünün normalde araba garajlarında köprü vardır. Arabayı yukarıya kaldırırlar alttan değişilmesi gereken parçaları değişirler. Bizim Venlo’da oturduğumuz müstakil bir evimiz var idi. Ben evin bahçesini bir buçuk metre derinliğinde içine girecek şekilde kazdım ve o şekilde altına girerek arabaları tamir ederdim. Okulum bitene kadar bu şekilde boş zamanlarımı geçirdim.
16 yaşıma kadar motosiklet, daha sonra ilk gelen jenerasyonun arabalarını tamir ederek harçlığımı çıkarmaya başladım. Hobi olarak başladığım bu serüven beni öyle cezbetti ki tüm hayatimi bu işe verdim diyebilirim.
Profesyonel çalışmaya başladığımda ise hobi olarak yine araba ile ilgili bir seçim yaptım. Araba ve motor yarışlarına ilgi duymaya başladım. Amatör olarak 1995 yılında başladığım bu spor dalında kısa bir süre sonra profesyonel olarak 2015 yılına kadar devam ettim ve Hollanda da ilk ve resmi olarak Knaf araba sporları yarışına katildim. Bu sporda uzun yıllar birincilikle sonuçlanan yarışmalara imza attım ve çok kez kupalar kazandım.
Biz sizi ilk etapta otomotiv sektöründe tanıdık. Arabalara karşı olan ilginiz hiç geçmemiş anlaşılan. Profesyonel olarak iş hayatına nasıl başladınız? Bu başarıya baktığımızda insanın gerçekten sevdiği işi yapması gerekir ve başarının en önemli formüllerinden biri de budur diyebilir miyiz?
Ben bu işe profesyonel olarak 17 yaşında Hollanda’nın Tegelen şehrinde Lucker firmasında TIR tamircisi olarak başladım. Dört yıl boyunca bu firmada çalıştım ve çalıştığım süre içerisinde sadece araba tamiri değil, satıştan pazarlamaya kadar kendimi çok geliştirdim. Dört yıl sonra 21 yaşıma geldiğimde ise 1991 yılında Venlo’da kendi işimi açmaya karar verdim.
Venlo şehrinde Mercedes garajının bir bölümünü bir yıllığına kiralayarak ticarete başladım. Birinci yılın sonunda kiracısı olduğum Mercedes garajı iflas etti. Bu durumda benim önümde iki seçenek var idi. Birincisi olduğum yerden çıkmak, ikincisi ise tüm garajı satın almak.
“Ticarette insanların önüne fırsatlar çıkar. Siz cesaret gösterip çıkan fırsatları iyi değerlendirirseniz, zaman olumlu bir biçimde sizin lehinize akmaya baslar.”
Tüm cesaretimi toplayıp kolları sıvadım ve harekete geçtim. 19 yaşımda satın aldığım evimi bankaya ipotek göstererek bankayı ikna ettim ve 2400 m2 büyüklüğündeki Mercedes garajını satın alarak girişimcilikte ilk adımımı atmış oldum.
Bana en çok güç veren ve beni cesaretlendiren etken ise yaptığım işe duyduğum heyecandı. Çünkü işimi çok severek yaptım ve hala daha öyleyim. Severek yaptığınız bir işiniz olursa asla bıkmazsınız. Mutlu çalışan insanlar yorulmazlar, tam aksine daha çok enerjiye sahip olurlar.
“Benzin kokusu, yağ kokusu, zaman zaman arabanın altında tamir ederken uyuyup kalmak sizi mutlu etmiyorsa tam olarak oraya yani işinize ait değilsinizdir.”
Bu çok büyük bir adım ve sorumluluk. Çalışma hayatınızda partnersiz hep tek olarak yol aldınız. Ticarette kalıcı ve sürdürülebilir olmanızda bunun etkisi var mi?
İşinizi hangi adımlarla büyüttünüz ve bu süreçte bir partnere ihtiyaç duydunuz mu?
1989 yılında annem ve babam Türkiye’ye temelli dönüş yaparken ben tam 19 yaşında idim. Babam beni yanına çağırdı; “Oğlum biz gidiyoruz kardeşin sana emanet” dedi. Ben büyük şaşkınlıkla, “Baba ben nasıl bakacağım kardeşime? diye sorduğumda, Babam; “Sen yapabilirsin ben buna inanıyorum,” dedi. İşte ben hayatimin en büyük sorumluluk duygusunu sadece kendim için değil kardeşim içinde almıştım. Bu deneyim ve tecrübenin beni gelecekte ki tek başıma alacağım sorumluluklara hazırladığının bende o an farkında değildim. Hayatta hiçbir yaşadığınız olayı öylesine yaşamazsınız. Size mutlaka bir öğretisi vardır veya sizi bir sonra ki yaşayacaklarınıza hazırlıyordur.
Venlo’da Mercedes garajını satın aldıktan sonra işlerim büyümeye başladı. 2004 yılında Venlo’da yine 5000 m2 büyüklüğünde ikinci garajımı satın alarak yıllık araba satış hedefimi 1000 olarak belirledim ve bu hedefe ise kısa süre içerisinde ulaştım. 2009 yılına kadar bu yerin işletmesini bizzat üstlendim. Bunun yansıra 2003 yılında Limburg bölgesinin en büyük Volkswagen-Audi satış merkezini bünyemize ekleyerek hedeflerime doğru yürürken bir hayalimi daha gerçekleştirmiş oldum.
“Ben iş yaşamımda hiçbir zaman bir partnere ihtiyaç duymadım. Birilerine bağlı hareket etmek bana göre bir şey değil. Özgür bir şekilde karar almak, içimden geldiği gibi inandığım yolda iç sesimle yürümek bana hep daha iyi gelmiştir.”
Sadece otomotiv sektöründe mi oldunuz? Bu sektörde başarıya ulaştıktan sonra dikkatinizi çeken var olmak istediğiniz, ilgi duyduğunuz başka bir sektör oldu mu?
2009 yılı itibariyle Hollanda’da başlayan ekonomik kriz bende farklı düşünceler oluşturmaya başladı. Krizleri iyi değerlendirir iseniz her krizin beraberinde yeni fırsatlar getirdiğini de fark etmiş olursunuz. Bu sizi krizde yaptığınız işte olası olumsuz etkilerle karşılaşma durumunda tedbir olarak doğru ve devamlı ihtiyaç duyulan alanlara da ilgi duyup yatırım yapmaya teşvik eder.
Bu ülkede ki konut problemi gün geçtikçe artmakta. Bu konuda pazarda büyük bir açık ve ihtiyaç olduğunu gözlemledim. Ayni zamanda devam ettirmekte olduğum büyük araba toptancılığı haricinde emlak ve gayri menkule yönelerek yatırımlar yapmaya başladım.
2000 yılında tam olarak kendimi bu sektörün içeresinde buldum. 2000 yılından itibaren bu güne dek birçok projeye imza attım. Hollanda’nın Limburg bölgesinde yaptığım ve yapmakta olduğum projeler örnek proje olarak gösterildi ve büyük ilgi gördü. Buda bana birçok iş fırsatını beraberinde getirdi.
Son zamanlarda yerler satın alıp o yerleri ofis ve depo olarak inşa edip girişimcilere kiralıyorum. Çok fazla talep olmasına rağmen güvenilir ve sağlam adımlarla ilerlemeyi öngörüyorum.
2020 başı itibariyle Pandeminin tüm dünyayı etkisiz hale getirmesi ve insanların kendi kabuğuna çekildikleri dönemleri ise şöyle değerlendirdim.
Holdingimin çatısı altında açtığım, özellikle tüm dünyanın üzerinde yoğunlaştığı yeşil enerjiye yönelik yaptığım çalışma ve yatırımlar büyük ilgi görmekte ve hala devam ediyor.
Şimdiye kadar edinmiş olduğunuz başarı ve tecrübeyi nasıl değerlendirmek istersiniz? Yani Murat Ateşalp’ın yapmak istediği başka projeler var mi?
Veya içinde bulunduğunuz sosyal bir proje var mı?
Özellikle genç girişimci kardeşlerime destek ve yardımcı olamaya özen gösteriyorum. Yapmış olduğum projelerde önceliği her zaman kendilerine vererek genç girişimcilerimizi bu şekilde motive etmeyi önemli buluyorum.
Sadece genç girişimcileri değil, tüm girişimcilerimizi destekleyecek bir çalışmanın içinde olarak tecrübe ve birikimlerimi paylaşmak istedim. Bu anlamda profesyonel bir şekilde başlatılan bir Vakıf çalışması içerisindeyim ve burada daha faydalı olacağıma inanıyorum. Bizler hem Türkiye hem Hollanda için her iki ülkenin kültürüne ve diline sahip bireyler olarak önemli bir rol üstlenmekteyiz. Her iki ülkenin iş dünyasına katkı sağlayabilir doğru insanları buluşturarak ticareti desteklemeli ve hakkettiği noktaya gelmesini sağlayabiliriz.
Bu anlamda güzel bir start vermiş bulunuyoruz.
Bunu önümüzdeki süreçte daha detaylı bir şekilde sizlerle paylaşacağım.
Sayın Ateşalp’a sıcak ve samimi söyleşi için teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Saygılarımla,
Saadet Koral