Belçikalı Türklerin Türkiyeli Türklerle yaptığı evlilik sayısında hızlı bir düşüş yaşanıyor. Türkiye'den gelen gelin ve damatların sayısı evliliklerin sadece yüzde 20'sini oluşturuyor. Ülkede her 10 Türk'ten 7'si ise Belçika'da yaşayan diğer bir Türkle evlenmeyi tercih ediyor. Belçikalılarla evliliklere direnç devam ediyor. 17 yıldır Belçikalı Türkler ile çalışan Psikolog Dr. Ertuğrul Taş bu değişimi aile birleşimini zorlaştıran yasaya ve evliliklerde görülen fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete bağlıyor.

Belçika'nın Charleroi bölgesindeki kliniğinde Türklere psikolojik destek sağlayan Taş, 1997-2014 arasında 3265 Türk hasta ile birebir görüştü. Bu kişilerin yüzde 41'i erkeklerden, yüzde 59'u ise kadınlardan oluşuyor. Bu kitle üzerinde yapılan analizler Belçika'ya evlenerek gelen Türklerin ağır ruh sağlığı sorunları yaşadığını gösterdi. Belçikalı Türklerin artık Türkiye'den gelin ve damat almadığını da belirten psikolog, yaşanan sorunları ve bunun nedenlerini Euronews Türkçe'ye anlattı.


"En ağır depresyon erkeklerde"
Ertuğrul Taş, "Mercek altına alınan 3000 kişiden bin 300'ü Belçika'ya evlilik yoluyla gelmiş kadın ve erkeklerden oluşuyor. Bu grupta ruhsal bozukluklar Belçika'da doğup büyüyenlere kıyasla çok daha fazla. Grubun tamamına bakıldığında kadınlar erkeklerden daha depresif. Günlük hayatı etkileyecek "ağır depresyon" enteresan bir biçimde evlilik yoluyla gelmiş erkeklerde daha çok görülüyor." diyor.

"Kimlik sorunu yaşanıyor"
Toplumsal cinsiyet kimliği sorunu yaşandığını belirten Taş, "Türklerde yerleşim kuralı var. Erkek eşini evine getirir. Yerleşim yeri erkek merkezlidir. Kural olarak asla erkek kadının evine taşınmaz sadece özel durumlarda. Evlenerek gelen erkeklerde "Toplumsal cinsiyet kimliğinin" parçası olan erkeğin evlilik ve yerleşim yeri kuralındaki sabitliği bozuluyor. Oryantasyonu bozuluyor. Erkek bunun sonucunu ölçemiyor. Bu basit bir göç değil. Toplumsal cinsiyet algısını bozan bir sürecin başlangıcı olarak karşımıza çıkıyor. Erkeğin karısına bağımlı olması, karısının ailesine bağımlı olması, dil işlerinde karısına bağımlı olması onun kendi ülkesinde kazandığı sosyal aktör olma durumunu etkiliyor. Bunun yanı sıra dış faktörler de var: İşsizlik, dil bilmeme, ırkçılık, dışlanma durumları eklendiği zaman bütün bunlar ile birlikte erkeklik rolünü üstlenmek zorlaşıyor. Sonunda sorunlar ortaya çıkıyor. Kadın mıyım erkek miyim bilemiyorum diyen erkekler var. Bu tür vakalar ile sık sık karşılaştım." şeklinde konuşuyor.

Ertuğrul Taş ile bu konu ile ilgili ortaklaşa çalışmalar yürüten ve bir makale yayınlayan Psikolog Dr. Altay Manço da evlenerek gelen birçok Türk'ün aşağılandığı ve çıkış yolu bulamadığını belirtiyor. Makalede Belçika'da yaşayan 250 bin Türk'ün yüzde 23'ünün evlenerek Belçika'ya geldiği belirtiliyor. Manço kadınların daha kolay psikologlara başvurduğunu ifade ediyor.

"İletişim ve aşağılanma sorunu; gelin kimliğinde tutulan kadınlar"
Taş, "Evlenerek Belçika'ya gelen kadınlar iletişim ve aşağılanma sorunları ile karşı karşıya. Özellikle yaşanılan çevrede "sen ne bilirsin" gibi söylemlerden şikayetçiler. Üniversite mezunu insanlar ancak gelin kimliğinde tutuluyorlar. Bundan kaynaklanan çatışmalar var, eşinin ailesi ile aynı evde oturanlar var. Kadınların çalıştırılması öngörülmüyor." şeklinde konuşuyor.

Kaynak: Euronews