Hollanda’da, psikoloji veya ebelik gibi eğitimler gençler arasında oldukça popüler. Ancak yapılan bir araştırmaya göre bu bölümlere girmek isteyen adayların seçiminde kişinin notları, bilgisi ve CV’sinin yanı sıra göçmenlik geçmişi de büyük rol oynuyor.
Trouw gazetesinde konu ile ilgili yer alan bir haberde, popüler bölümlere girmek isteyen öğrencilerin sayısının yüksek olduğu, bunun da öğrenci seçimi sürecinde göçmen kökenli öğrencilerin ikincil pozisyona düşmesine ve sistematik olarak daha az kabul şansı bulmasına neden olduğu belirtildi.
Hollanda’daki 47 lisans programı üzerinde yapılan araştırmada, 2019-2020 ve 2020-2021 eğitim yıllarında, bir numerus fixus “yani rekabetçi seçim süreci ile belirlenen ve sınırlı sayıda öğrenci alınan programı” uygulandığı ve bu sistemde göçmen geçmişi olan öğrencilerin birçok eğitim dalında belirgin şekilde daha az seçildiği belirtildi.
Araştırma için, hbo eğitim programlarını altı kümeye, üniversite eğitimlerini ise dokuz kümeye ayıran araştırmacılar, toplam 30 küme üzerinden hem 2019 hem de 2020 için eldeki verileri inceledi.
Plos One bilimsel dergisinde yayınlanan araştırma sonucuna göre, göçmen geçmişi olmayan öğrenci adayları, belirlenen kümeler arasında 17’sinde daha sık kabul edildi. Bu kümeler arasında ebelik, havacılık ve uzay mühendisliği, psikoloji, biyomedikal bilimler ve işletme eğitimleri yer alıyor.
Aktif ayrımcılık için kanıt yok
Araştırma grubunun başı Lianne Mulder sonuçların, öğrenci adayının göçmen kökeni ve kabul şansı arasında açık bir ilişki olduğunu gösterdiğini ancak bu durumun doğrudan “aktif bir ayrımcılık” olduğunu göstermediğini belirtti.
İstatistikçi Kenny van Lieshout da “Çalışma, göçmen kökenli öğrencilerin seçimden daha az sıklıkla geçtiğini gösteriyor. Ancak araştırmaya dayanarak, bu öğrencilerin göçmen kökenli oldukları için reddedildiğini söyleyemezsiniz.” diyor.
Eğitimde eşitsizliğe son verilmeli
Seksen beş binden fazla başvurunun incelenmesi, öğrenci seçiminde geçerli diğer arka plan özelliklerinin de bir avantaj ya da dezavantaj olabileceğini ortaya koydu.
Bazı sağlıkla ilgili bölümlerde, bir veya her iki ebeveynin de sağlık çalışanı olarak kayıtlı olması kabul şansını artırıyor. Bazı bölümlerde ise ebeveynlerin yüksek gelire sahip olması aday öğrencinin seçiminde rol oynuyor. Örneğin ebeveyni doktor olan bir öğrencinin bilgi testini geçmesi veya yan iş olarak bu alanda bir iş bulup CV’sine artı puan kazandırması çok daha kolay ve bu seçilme şansını da artırıyor.
Araştırmacılar, adayların notlarının kontrol edilmediğini, bu nedenle daha düşük gelire sahip ebeveynleri olan veya göçmen kökenli olan adayların ortalama olarak daha düşük notları ile seçim sürecine girip girmediği ve bu nedenle daha sık reddedilip edilmediği bilinmiyor.
Mulder, araştırmada ebeveynlerin gelir ve varlık gibi dokuz diğer değişken için de kontrol edildiğini, bu etmenlere rağmen göçmen kökenli adayların daha sık reddedildiğinin görüldüğünü belirtiyor.
Mulder “numerus fixus” gibi yöntemle yapılan seçimlerde öğrenci popülasyonun toplumu iyi temsil etmediğini bu durumun örneğin sağlık hizmeti sağlayıcı ve hastalar arasındaki iletişim için yeterli sayıda çok dilli ebe veya doktor yetiştirilmemesi gibi dezavantajları olduğunu belirtiyor.
Seçimin eşitsizliğe yol açabileceği konusundaki endişeler uzun bir süredir tartışılıyor. Bu yüzden Eğitim İnceleme Kurumu (Inspectie voor het Onderwijs) bu yılın başlarında öğrenci seçimini tamamen durdurma tavsiyesinde bulundu. Yakın zamanda, programlar artık kura yöntemi ile yapılacak gibi gözükse de bu yönteme seçim araçlarının da entegre edileceği tahmin ediliyor.
©Sonhaber.eu
Haberlerimizi İnstagram hesabımızdan da takip edebilirsiniz.
WhatsAppta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın
Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.