Size bu mektubu içimiz kan ağlayarak olmasa da aldığın ödüle sen fazlası ile layık olduğun halde biz millet olarak layık olamadığımız için yazıyoruz…
Saygı değer Aziz Sancar bey;
Sen Mardin’in Savur İlçesinde, okuma yazma bilmeyen, sekiz çocuklu bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya gel
İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitir,
Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edil,
Sonra Türkiye’nin en sıkıntılı günlerinde kalk İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından Nobel Kimya Ödülü’ne layık görül…
Sayın büyüğümüz eli öpülesi insan, saygıdeğer Prof. Dr. Aziz Sancar beyefendi senin yaptığın iş mi şimdi.
Ödül aldığun haberini biz de yaptık, haber’de dedik ki, “ Sayın Sancar’ın bilim adamımızın aldığı bu ödül bir ilk, bu ödül tüm Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan Türkler arasında büyük sevinç yaşanmasına neden oldu”
Yalan….
İnan yalan…
Sayın Profösürümüz hiç de öyle değilmiş meğer...
Hakkınızda çıkan haberleri tek tek taradık.
Okunma sayısına göre bakılırsa ilk 30 haberine girmemiş bile…
Sadece biz de değil tüm medyada bu böyle
Siz çalışmalarınızla bu ödülü aldınız, hatta fazlasını bile hak ettiniz ama biz millet olarak bu ödülü hak ettik mi sorusu kurcalıyor beynimizi…
Oysa, kıçı kırık bir magazin haberi bile sizin ödül haberinizden on kat fazla okunduğu göz önüne alınırsa “Nobel bizim neyimize” demek geliyor içimizden ama size haksızlık olur.
E, ne yapalım biz böyleyiz işte;
Ne olacak bizim bu halimiz;
Neden biz böyleyiz;
Sayın Sancar bilimsel olarak bunların bir açıklaması var mı acaba?
Saygılarımızı sunar, ellerinizden öper, başarılarınızın devamı dileriz efendim,
Son Yorumcu