Haberlerimizi İnstagram ve TikTok hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.
Atlas Kültür Merkezi ve Tijda Kültür Vakfı’nın iş birliğiyle sahnelenen ‘İşçi Mazlum’ ve ‘Özlem’ tiyatro oyunu Den Haag kentinde izleyicilerden büyük ilgi gördü. Göçün 60. yılına ışık tutan bu iki bölümlük tiyatro eseri, göçün bireyler, aileler ve toplum üzerindeki etkilerini çarpıcı bir anlatımla ele alarak izleyenlere hem geçmişe yolculuk yaptırdı hem de bugünün sorunlarına ayna tuttu.
Birinci bölüm: ‘Gastarbeider Mazlum’
İlk bölüm, 1960’larda Hollanda’ya çalışmak üzere gelen Türk işçilerin hikayelerini konu aldı. Hayatlarını değiştirme ve yeni bir başlangıç yapma umuduyla memleketlerinden ayrılan bu insanların yaşadıkları mücadeleler, ailelerinden uzak kalmanın derin hüznü ve yabancı bir ülkede tutunma çabası sahneye taşındı. "Mazlum", sadece bir bireyin değil, bir kuşağın yaşadığı travmaları ve toplumsal dönüşüm süreçlerini de gözler önüne serdi.
Traktör, ev sahibi olma gibi basit görünen ancak o dönemin göçmenleri için büyük anlam taşıyan hayallerin peşinde koşan işçilerin karşılaştığı zorluklar, güçlü bir dramatik dille işlendi. Seyirciler, hem bireysel hem de toplumsal boyutta derin izler bırakan bu hikayeyi empatiyle izledi.
İkinci bölüm: ‘Özlem’
Eserin ikinci bölümünde Mazlum’un kızına verdiği isim olan “Özlem”, göçmenlerin Türkiye’ye duyduğu özlemin ve bu özlemin ikinci nesil üzerindeki etkilerinin bir simgesi olarak sahnedeydi. Geleneksel değerler ile modern yaşam arasında sıkışmış bir kuşağın yaşadığı çatışmalar, kültürel ritüeller, müzikler ve aile bağları etrafında işlendi.
Mezar ve bayram ziyaretleri gibi Türk kültüründe derin bir yere sahip olan geleneklerin modern dünyadaki yeri sorgulanırken, zorla evlilikler ve aile baskısı gibi konulara da cesur bir şekilde değinildi. Ancak eserin en çarpıcı noktalarından biri, kadına yönelik şiddet konusunu ele alışıydı. Göçmen topluluklara özgü olmayan bu sorun, Hollanda gibi modern bir ülkede bile dikkat çekici bir gerçeklikle anlatıldı: Her 8 günde bir kadının şiddet gördüğü ve bazen bu şiddetin trajik sonuçlara yol açtığı vurgulandı.
Bir göç hikayesinden fazlası
Atlas Kültür Merkezi ve Tijda Kültür Vakfı’nın ortak çalışmasıyla sahnelenen bu tiyatro gösterisi, yalnızca bir göç hikayesi sunmakla kalmadı; aynı zamanda insanın içsel yolculuğuna ve mücadelelerine dokundu. Geçmişin derinliklerinden bugüne uzanan bu etkileyici eser, izleyenleri düşünmeye, sorgulamaya ve empati kurmaya davet etti.
Gösteriyle ilgili olarak tiyatronun toplum için taşıdığı anlamı vurgulayan Şahin Yıldırım, şu sözleri dile getirdi:
"Tiyatro birey ve toplum arasındaki bağı en güzel şekilde yansıtmasıyla bir ayna görevi görür ve insana kendini tanıma ve sorgulama imkanı sunan, temel değerlerimizi, kültürel ve manevi zenginliklerimizi koruyabileceğimiz ve gelecek nesillere aktarabileceğimiz etkili bir sanat dalıdır. Gerçek hikayelerden esinlenerek hazırlanan bu tiyatro gösterisi, konu olarak ağır bir meseleye değinse de gerçeklerle yüzleşme fırsatı sunuyor."
Bu derinlikli eser, yalnızca göçmenlik meselesine odaklanmakla kalmadı; aynı zamanda toplumun ortak değerlerini sorgulatarak, bireyler arası bağların ve kültürel aktarımın önemini bir kez daha hatırlattı. Salonda yankılanan alkışlar, bu hikayenin kalplerde nasıl derin izler bıraktığını da gösterdi.
©Sonhaber.eu
Haberlerimizi İnstagram ve TikTok hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.
WhatsAppta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın
Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.