Haberlerimizi İnstagram , TikTok ve Youtube hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.
Hollanda Kralı Willem-Alexander, yıllık Noel konuşmasında, “hınç ve nefreti sokaklarımıza taşımayın” çağrısında bulundu. Kral Çarşamba günü Huis den Bosch’dan yapılan canlı yayında hem Müslüman hem de Yahudi kökenli vatandaşlara seslenerek, anlayış ve birliktelik çağrısı yaptı.
Kral; “Geleceğinizden şüphe duyan Yahudi kökenli Hollandalılara şunu söylüyorum: Kalın! Biz birlikteyiz. Hollandalı Müslümanlara ise şunu söylüyorum: Bu da sizin ülkeniz; burası sizin de yurdunuz.” ifadesini kullandı.
Toplumsal huzuru bozabilecek dış ülkelerdeki sorunların Hollanda’ya taşınmaması gerektiğini vurgulayan Willem Alexander, “Yapabileceğimiz şey, bu acıları ve nefreti kendi sokaklarımıza taşımamaktır. Bizi bölen her şeye karşı dayanıklı olmalıyız.” dedi.
İnsanların birbirine saygılı davranması gerektiğini belirten Kral, “Birbirimizin inançlarını ve görüşlerini paylaşmak zorunda değiliz. Ancak başkalarının da bizim gibi etten kemikten insanlar olduğunu fark etmeliyiz.” dedi.
Kral Willem Alexander’ın Noel için halka sesleniş konuşması tam metni:
“‘Korkmayın, size tüm halk için büyük sevinç anlamına gelen iyi haberler getirdim.’ Bu sözler, Noel Gecesi bir melek tarafından çobanlara söylendi.
Tüm halk için iyi haber... Noel Bayramı kimseyi dışlamaz. Herkes davetlidir ve herkes bu hikâyenin bir parçasıdır. Siz de, sen de…
Tanrı’nın Oğlu, kırılmış bir dünyaya gelir ve bize barış getirir. Dünyadaki birçok çatışma ve ayrılık çizgisine bakan herkes bu barışı derinden arzulayabilir. Ancak şu an o barıştan ne kadar uzaktayız!
Gerilimler uluslararası düzeyde de, ülke içinde de hissediliyor. Bu da bizi huzursuz ediyor. Nerede güven bulabiliriz? Kime güvenebiliriz? Pek çok insan kendini anlaşılamamış, istenmemiş ve korumasız hissediyor.
Amsterdam’da Maimonides Yahudi Okulu’ndan öğrenciler, güvenlik önlemleriyle çevrili bir yerde eğitim almanın nasıl bir şey olduğunu anlattılar. Sokakta ya da tramvayda kendilerini göstermemeyi tercih ediyorlar. Kendi kimliğini barışçıl bir şekilde ifade etmek, Hollanda’da herkes için doğal olmalı, ancak bu her zaman böyle değil.
Vlaardingen’de eşimle birlikte bir grup Filistin kökenli Hollandalıyla görüştük. Altmış yıl önce ilk nesil işçiler, margarin fabrikasında çalışmak için buraya gelmişti. Çocukları ve torunlarıyla birlikte burada hayat kurdular. Ancak hâlâ memleketlerindeki ailelerinin kaderi için korku, çaresizlik ve umutsuzluk yaşıyorlar.
Bu hikâyelerde dile gelen kişisel acılar beni derinden etkiliyor.
Ne Yapılabilir?
Büyük dünya sorunlarını ya da başka yerlerdeki çatışmaları çözmek gücümüzü aşıyor. Ama bu durumda tamamen güçsüz müyüz? Hayır, asla! Yapabileceğimiz şey, bu acıları ve nefreti kendi sokaklarımıza taşımamaktır. Bizi bölen her şeye karşı dayanıklı olmalıyız.
Bu, Hollanda’da geçerli temel kurallara saygı göstermekle başlar: Her insan yasa önünde eşittir. Ayrımcılık kabul edilemez. Kendimizi incinmiş ya da göz ardı edilmiş hissettiğimizde bile şiddet kullanmayız. Bu prensipler tartışmaya açık değildir ve her zaman, herkes için geçerlidir.
Kendini dışlanmış hissedenlere şunu söylüyorum: Dayanın ve cesaretinizi kaybetmeyin. Topluma yaptığınız katkılardan gurur duyun! Değerli olduğunuzu unutmayın.
Yahudi kökenli Hollandalılara: Burada kalın! Birlikte buradayız.
Hollandalı Müslümanlara: Bu da sizin ülkenizdir; burası sizin de evinizdir.
Bu ülkede herkes kendi inancında ya da hayat felsefesinde teselli ve ilham bulmakta özgürdür. Hristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar, hümanistler, ateistler... Hayata nasıl bakarsanız bakın, herkes eşit değerdedir.
Birbirimizin inançlarını ve görüşlerini paylaşmak zorunda değiliz. Ancak başkalarının da bizim gibi etten kemikten insanlar olduğunu fark etmeliyiz. Ortak insani duygularımız var:
Çocuklarımızın güvenliği ve geleceği için endişelenmek.
Uğradığımız haksızlıklara karşı öfke duymak.
Sevdiğimiz birini kaybettiğimizde hissettiğimiz üzüntü.
Kendimize dair belirsizlikler.
Diğerleri tarafından fark edilme ihtiyacı.
Dostluğun getirdiği büyük mutluluk.
Bunlar hepimizin tanıdığı duygular.
Bağ Kurmak
‘Korkularınız neler? Hayalleriniz neler?’ Bu sorulara verdiğimiz cevaplar genelde çok farklı değildir.
Birbirimizin acılarını ve arzularını gördüğümüzde, anlayış için bir alan oluşur. Anlayış, bağ kurar. Fikir ayrılıklarına rağmen bizi birleştiren insanlığı arayalım.
İletişim kurmak her zaman telefon, bilgisayar ya da megafonla olmak zorunda değil. Birine, “Onun harika bir fikri var” demeyiz. Bunun yerine, “O her zaman yanımda”, “Beni çok iyi anlıyor” ya da “Dinlemekte çok iyi” deriz.
Birbirimize gösterdiğimiz bu dikkat, başkalarının acılarını -ve dolayısıyla kendi acılarımızı- hafifletme gücümüzdür.
Yeni Bir Başlangıç
Noel Bayramı, yeni bir başlangıç bayramıdır ve bu gücümüzü sonuna kadar kullanmamız için bizi davet eder.
Havari Pavlus, Romalılara yazdığı mektubunda basit bir tavsiye vermişti: “Sevinenlerle sevinin. Ağlayanlarla ağlayın.”
Bunu uyguladığımızda, daha güzel bir dünyayı biraz daha yakınlaştırırız.
Sizlere -nerede olursanız olun ve hangi koşullarda yaşıyor olursanız olun- kutsanmış bir Noel diliyorum.
©Sonhaber.eu
Fotoğraf: Video screenshot
Haberlerimizi İnstagram , TikTok ve Youtube hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz.
WhatsAppta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın
Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.